ateşten gömlek alıntı ne demek?

"Ateşten Gömlek" Türk edebiyatında önemli bir yer tutan, Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından yazılmış romanın adıdır. Roman, Türk Kurtuluş Savaşı'ndan önce İstanbul'da geçen bir aşk ve arkadaşlık hikayesi anlatmaktadır. Hikaye, genç bir subayın yoluyla tanıştığı, güzel bir genç kızın peşinden İstanbul'un sokaklarına düşmesiyle başlar. Ancak hikaye ilerledikçe, güzel genç kızın aslında bir casus olduğu ortaya çıkar ve yaşanan olaylar tamamen farklı bir boyut kazanır.

Romanın adı olan "Ateşten Gömlek" ise, hikaye boyunca işlenen bir metafordur. Romanın baş karakteri İrfan, çocukluk arkadaşı Çolpan ile bir sahnede karşılaşır ve Çolpan, İrfan'ın üzerinde "Ateşten bir gömlek var" dediğinde bu metafor üzerine şu konuşma geçer:

"Beni tanıyor musunuz?" diye sordu İrfan.

"Giyotinli kral, Marie Antoinette, Voltaire, La Rochefoucauld bunlar geçmiştir ağızlarından. Senin de bir ateşten gömleğin var, biliyor musun?"

"Ne demek o?"

"Seninle aynı ortamda bulunan bütün kadınlar, seni isteyen bütün adamlar senin üzerinde birer hakkaniyet dairesi çizerler. Hakkaniyet, koydukları şeylerin ne kadar sıcak olduğuna göre fark gözetmeksizin seni memnun etmek ister."

İrfan bir an çok utandı.

"Gömleğimi ben giymedim ki. Siz giydirdiniz."

Çolpan, "Ama sen çok doğru söylüyorsun İrfan Bey. Ateşten giydirdiler. Hiçbir gayretle çıkaramayacağınız bir gömleği omuzlarınıza giydirdiler. Fakat buna da hakkını vermeniziziz. Ne yaparsanız yapın boşuna. Asla üstünden atamayacağınız bir yük bu. İsterseniz alelacele öncekilerin yaptığı gibi kendinizi saraya atın, isterseniz sevgililerinizin kucağına gömün. Fakat size gömlekle ilgili bir şey söyleyeceğim. Bu gömleği vücudunuzdan atan tek adamın bakır deliği vardır. Oraya sığınabilirsiniz. O da muhayyel. Orada bir adam olmaz."

Bu konuşma, İrfan'ın içsel çatışmalarını, toplumsal baskının altında ezilmişliğini ve değişemeyeceği gerçeğini yansıtmaktadır. "Ateşten Gömlek" romanının adı da bu metafor üzerine seçilmiştir ve birçok yerde kullanılmıştır.